Ana içeriğe atla

4- İletişimdeki En Önemli Unsur...


İletişim ve yönetim konusunda dünyada bilinen önemli isimlerden biri olan Peter F. Drucker derki:
"İletişimdeki en önemli unsur, söylenmeyenleri duymaktır."



Hiç kendi başınıza oturup
-Acaba insanlar üzerinde nasıl bir etki uyandırıyorum?
-İş arkadaşlarımın söylediklerine inanmam gerekiyor mu?
-Bana bağlı olan ekibim dediklerimi anlıyor mu?
-"Hmm aslında Ahmet Bey ben anlatırken farklı birşeylerle ilgileniyordu benle göz teması kurmadı, Ayşe hanım ise biraz ukala bir tavırla dinledi sanki" bu tarz soruların cevaplarını sormaktan ziyade o anı değerlendirerek zihnimizde anın canlandığını ve  o anı değerlendirip cevap verdiğinizi farkettiniz sanırım. Sözsüz iletişimdeki sessiz işaretler altta yatan duyguları, korku, dürüstlük, hayal kırıklığı, ilgisizlik gibi bir çok duyguyu açığa çıkartabilir. Bu nedenle ofisimizde yeni işe başlayan biri hakkında ilk yarım saat içinde bir kanı oluştururuz ve o kişi ile yakın arkadaş olup olamayacağımızı daha ilk anlardan itibaren netleştiririz.


İletişim dediğimiz kavramda genellikle bilgi, fikir yada düşüncenin aktarımı olarak tanımlanırken Duygu aktarımı unutulur yada düşünülmez. Oysa iletişimde duygu aktarım oranlarında bilinen klasik araştırma olan Ferris ve Mahrebian 'ın araştırması derki : İnsanların konuşurken duygu aktarımındaki en önemli oran beden dilinde ve ses tonundadır der ve bu oran yaklaşık olarak % 93. Yani karşımızdakilere duygu aktarımında ne söylediğimiz değil neyi nası söylediğimiz etkilidir.



Beden dili kavramı ülkemizde bir kitap okuyup ben uzmanım diye etrafta dolaşanların anlattığı kadar basit bir kavram olmasa bile üzerinde çalıştıkça herkesin rahatça anlayacağı ve uygulayacağı iletişimin olmazsa olmaz konusudur.



İletişim kişiye rağmen değil, kişi ile yapılır. Bu nedenle karşımızdaki dinlememesi yada anlamamasına rağmen ben anlattım deyip sonrada konunun anlaşıldığını düşünemeyiz. Karşımızdaki kişiye kendimizi ne kadar doğru anlatabiliyorsak ve  bizi ne kadar iyi anlayabiliyorsa iletişim o kadar güzel olacaktır.


Haftanın bu ilk çalışma gününde herkese Huzurlu haftalar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

3- Küçümseme ( Kendini üstün görme )

Dikkat ederseniz küçümseme ve kendini üstün görme kavramları arasında mantıksal olarak bir fark yok. Ama gidip bir arkadaşınıza "insanları küçük görüyorsun" dediğinizde alacağınız tepki ile "kendini üstün görüyorsun" dediğinizde alacağınız tepki farklı olacaktır. Bunun nedeni zihnimiz ve egomuz sürekli karşıyı suçlu-hatalı görme eğilimdedir. Bu nedenle "insanları küçük görüyorsun" kavramı dendiğinde zihin insanlardaki hatalara odaklanıp neden küçük görüldüğümü realize etme çabasına girerken "kendini üstün görüyorsun da" suçu kendinde aramak hoşuna gitmediği için rahatsız olur. Bu nedenle küçümseme kavramını kullanıp devam edeyim.  Blog'un ilk yazısında Kate Middleton ın tablosundaki ağız şeklinden örnek verip açıklamak istiyorum. insan yüzüne orta kısmından hayali bir dik çizgi çektiğimizde çok büyük oranda mimikler sağ ve sol da ayna görüntüsü oluşturur yani eşit ifade söz konusudur. Küçümseme davranışında ise genellikle sağ dudak...

2- İletişim Sırasında Beden Dili Açısından Yapılan 10 Hata

Bir çoğumuz kendimizi iletişim konusunda çok yetenekli görürüz ama çok basit hatalar bu yeteneğimizi örtbas eder. İletişim sırasında gerek iş yoğunluğu gerek zihinsel yoğunluk nedeniyle gözden kaçırdığımız 10 hatadan kısaca bahsedecek olursam; 1-      Göz Temasından Kaçmak: İletişim halinde  iken karşımızdaki kişi ile göz temasından kaçmak, zayıflık ve kişinin kendine olan güven sorununu işaret eder.  (Doğudaki şehirlerde karşı cins ile göz teması çok fazla kurulmaz. Göz teması flört algısı oluşturduğu için doğudaki illerde daha dikkatli davranmak gerekir.) Bu nedenle göz teması kurmak hem kişinin kendine olan güvenini hem de iletişimde samimiyetin göstergesidir. 2-      Kambur Oturmak: Koltuk ya da sandalyede otururken veya ayakta iken kambur şeklinde durmak kişide yorgunluk ve bıkkınlık algısı oluşturur. Ayrıca kendine güvenmeyen kişilerin duruş şeklidir. Bu nedenle dik durmak bizi dinamik ve kendine güvenen biri ola...