Eğitimlerime yada seminerlerime gelenler bilirler ki Başbakan Erdoğan'dan bahsederken 2002-2004 arası kendini beden dili konusunda çok geliştirmiş ve eğitim almış olduğundan bahsederim. Ayrıca beden dili konusunda Türkiye'de bu zamana kadarki en önemli iki liderden biri olduğunu da söylerim.
31 Aralık 2013 yılın son günü Başbakanın televizyonda "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasını dinlemek için (işin aslı gündem yoğunluğunda beden dilini görmek için) televizyonu açtım ve konuşmayı izledim. Malesef beklediğimden çok farklı bir beden dili ile karşılaştım. Başbakan konuşmasından önce kaç kez prova yaptı bilmiyorum yada danışmanları burada bu davranışta bulunmanız gerekli mi dedi bilemem. Benim gördüğüm bugüne kadarki en mekanik konuşması idi. Mekanik kelimesini özellikle vurguluyorum çünkü konuya göre anında beden dili hareketi değişiyor. Kimi zaman (doğal olarak) gerçek beden dilini gösterse de konuşma boyunca aşırı yapay bir beden dili gördüm. Bu nedenle beden dili konusunda kendini geliştirmek isteyenlerle paylaşmanın gerekli olduğunu düşündüm.
Konuşma sırasında ellerin masa altında bulunması yada ellerin muhatap tarafından görülmemesi bir güvensizlik hissi yaratır. Başbakan konuşmasına ellerini masa altında tutarak yani ellerini göstermeden başladı ve 3 dakika boyunca elleri sürekli aşağıda tuttu.
Üç dakika sonra konuyu Çanakkale Zaferine getirdiğinde bir anda öne doğru eğilip elleri ben bu işi biliyorum manasında yani çatı konumuna getirdi.
Zaman zaman el hareketleri değişse bile (konu Cumhuriyet tarihi idi) yedinci dakikada bile başbakan bu davranışı korumakta ısrar etti.
Konu Cumhuriyet-Demokrasi birlikteliğine gelince Başbakan bu konuda ne kadar Demokratik bir Cumhuriyet algısı vermek istese de elleri farklı bir söylem içerisinde idi. Beden dilini kontrol etmek isterseniz ve ciddi bir çalışma yaparsanız çok az hata ile konuşma yapabilirsiniz lakin beyine iletilen duygu, mantıktan çok daha hızlı bir şekilde ilerlediği için beden dilini her an kontrol etmeniz mümkün değildir.
Görüldüğü üzere Başbakan'ın elleri ile sanki avuç içindeki bir şeyi korur gibi davranması bir nevi yolunda gitmeyen bir şeyi gizleme gibi anlaşılır ve gerçekte de bir şeyleri gizleme çabası ile hareket edenler çoğunlukla benzer davranışta bulunur.
Konuşmanın devam eden kısmında Cumhuriyetin kucaklayıcı etkisinden bahsederken başbakan sanki karşısında biri var ve kucaklamak ister gibi davrandı. Bu tarz davranışlar ayakta konuşurken bu şekilde yapılması güzel fakat eğer bir televizyon izleyicisine yapıyorsanız biraz abartı bir davranış olarak göze batacaktır.
Konu reformlara geldi ve kendi dönemlerinde yapılmış olan reformlardan bahsetti ve "geçmiş reformları milletimize teslim ettik" dediği andaki beden diline bakarsak sanki karşıya alın buyurun der gibi bir davranış içinde olduğunu görüyoruz.
"Yeni demokratikleşme paketi ekonomik istikrarıyla daha güçlü kılma hedefi taşıyor" derken ellerdeki güç ifadesine de dikkat etmek gerekli.
İletişimde esas olan doğallıktır. Doğallığı birazcık bozsanız hemen göze batar ve yapmacık olur. Yapmacık bir durum karşıdan anlaşılır ise bu defa güvensizlik hissi ortaya çıkar ki bu iletişimi yok etmek manasına gelir.
Başbakan'ın iletişim ve hitabet konusunda ne kadar başarılı olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Ama keşke bu konuşma için yapılan provada izleyenlerden birisi bu konuya değinebilse idi çok daha etkili bir konuşma olurdu. Gerek 17 Aralık yolsuzluk gündemi, gerek seçim gündemi nedeniyle bu konu gözden kaçmış olabilir.
Her durumda Başbakan beden dili konusunda Türkiye'deki en başarılı siyasetçi olduğunu söyleyip "Yiğidin hakkını yiğide vermek gerekli" sözünü yerine getirmek durumundayız.
Bir sonraki yazıya kadar kendinize iyi davranın...
Yorumlar